Last updated on September 19, 2020
Koştum geldim. Hafta sonlarımın öncelikli aktivitesi koruda koşmak oldu. Planlı denilemez ama istikrarlıyım şimdilik. En azından maratona kadar 10k sonunda bayılmayacak bir kondüsyona sahip olabilirsem gayet yeterli. Daha önce tavsiye aldığım bir konuyu gündemime aldım, JS ile uğraşmam gerekti biraz. Bu da yeni işimizle alakalı bir gereklilik oldu. Evet bir de yeni iş var, bu ara gündemim yoğun. Ayrıca uzun zaman bunu fark edememiş olmam üzücü, Everynote benim için çok kullanışlı gerçekten. Mi Band 2 için bir program satın aldım Play Store‘dan. Pek adetim değildir ama öncelikle Rus programcılara saygım var. Kaliteli işler çıkardıklarını düşünüyorum. Ayrıca yerelleştirme imkanı sağlaması hoşuma gitti, her güncellemeyle çevrilecek yeni satırlar eklense de en azından sürüm notları okumak yerine çeviri satırlarından takip ediyorum güncellemeleri. Elbette bir kar-zarar ya da çıkar meselesi değildir ama bazı insanların hayatıma katkısı gerçekten çok belirleyici olabiliyor. Bunun geçirilen zamanla hatta yakınlıkla bile ilgisini kuramayabilirim şu an. Tanıdığım zeki, hırslı, başarılı pek çok insan hayatıyla ilgili hedefler koyup bunlara ulaşmak için çaba gösteriyor. Ama bu çaba bir yerde hayatı kaplıyor, içine sığamayan sapıtıyor. Sığabilen ise o kalıbın şeklini alıyor. Ve onlar nedense hep etkisiz eleman gibi kaldı benim için. Belki benim bu dünya için işaret edildiği şekilde çalışmakla pek ilgili olmayışım ve tüm kainata erişecek bir yol bulmak isteyişim bunun nedeni. Üstelik bana fon müziği olarak Beboyi Yerkı seçen insan tamamen dolu sandığım içimde koca bir boşluk bulup tam oraya yakışan bir şey ayarladığını bilmiyor. Bir hedef koymuş olsa başarmıştı, başarılarıyla gururlanıp egosunu Freudiyen bir hamleyle okşamak istese kendinden memnundu şu an. Oysa sadece idare ediyor. Tutunmaya değil hatta, takılı kaldığı yerden sıyrılıp düşmeye bile mecali yok. Düşse büyük bir rahatlık hissedeceğini umuyor. Benim sabahımda bıraktığı izin derinliği aslında bütünlüğe ulaşmak isteğimin büyüklüğü. Birinin gecesine, kiminin sabahına, acısına, gözyaşına, bu hafta dağıtılacak mamaya, beslenme çantasına, Duru‘nun umuduna, Patnos’taki köy okuluna, Ali İsmail‘in kurduğu hayallere, tren biletlerine, bazen yaşasın diye bırakılmış bir yabani bitkiye.. Karışmak bir ayrıcalık. Dinleyen olursa anlatıyorum, dünya güzel. Ne kadar çirkinse bir o kadar da güzel.
Ve sayesinde pek çok güzel film izledim ucuz ucuz, bir gün sayemde filmler izledi denilebilme ihtimalini buraya bırakıyorum.
Uyabilmeyi istediğim hiç bir kural yok ama hep 7 öğütteki gibi olabilmeyi istedim diyebilirim. Zaman zaman yaklaştım kimi öğütlere ama orda kalabilmeyi becerebildiğim hiç olmadı. Oysa doğa gibi ol denilmiş sadece. Bize ek bir çaba gerektiren şey aslında içeride duruyor.
Denilmiş ya işte, daha basit ve kolay bir gidişat var aslında.
Ama
sen balık değilsin ki
oturup düşüneceksin böylece.
istanbul maratonunda mı koşacaksın? Ben de 15k sında koşacağım. Başlangıcından selamlaşalım mutlaka 🙂
Bir de mi band için hangi uygulamayı aldın, merak ettim. Ben de o bilekliği kullanıyorum, işime yarayacak bir şey ise bir bakayım.
Evet Istanbul Maratonu, hatta iş arkadaşlarımdan bi kısmını da kandırdım:)
15k benim için hayal bile olamaz şu an, 10 bile çok kolay olmayacak. Mi Band Master isimli bir program, ücretsiz/kısıtlı bir versiyonu da var markette.
Her şey ilk adımla başlıyor, 15k ve hatta yarı maraton da gelir. Bu yılın başına kadar 10k yı ancak bitiriyordum, şimdi 21k koşabiliyorum. 2018 yarı maratonunu tamamlamak bundan sonraki hedef. Umarım orada da olursun 🙂
Şu uygulamaya da bir bakayım, nedir ne değildir.