Last updated on September 25, 2020
Yoğun yoğun çalışmalar arası bir haftasonu güzel müzikler, keyifli sohbetler şeklinde geçti/geçiyor. Şimdilerde sansür nedeniyle yine pek çok yer kapalı. Neyse ki zamanında aklıma gelmiş de bir takım platformlara üyelikler almışım. Metal ya da punk bulacaksam aranacağım yerler belli. İfşa edecek miyim? Asla. Zaten dileyene arşivlerim daima açık.
Bu kadar zaman bir köşede beklemede bir 5+1 vardı benim. Sonunda onu hayatıma dahil etmeyi başardım. Tabi ki benim yıllanmış R522 teknolojinin gerisinde kaldı ve yardımla iyi not alabilen parlak zekalı bir öğrenci gibi olsa da o yardım olmadan sınıfta kalacağı kesin gibi. Girişimiz yok, canı sağolsun. Fikir aldım U7 kullanan bir arkadaşımdan. Aslında şekilci biri olmasam da U7 tipini sevmedim işte, gittim Asus Xonar U5 aldım. Orta belki orta altı bir sistem bendeki, Logitech z506. Ses benim için gayet yeterli yine de ama şu var ki kablo olayı tam bir eziyet olabiliyor. Bir şekilde yerleştirdim salonuma ve bu benim kafamdaki yerleşim değil. Çünkü sistem kablolu. Kablolar kısa. Hep bir masaüstü bilgisayar ya da TV etrafına yerleştirilecekmiş gibi planlanmış. Prizler desen anlamsız yerlere konmuş. 10 metrelik bir üçlü priz koltuğumun arkasından sinsice dönüyor. Karşımda durması gereken Left yanımda. Sub ben burda ne yapıyorum acaba der gibi mahzun. Bir zaman bulunca düzenleyeceğim. Şu ara bulamıyorum.
Neyse neyse.
Peki her zamanki nihai dert ne durumda? Driver var mı? Hadi Windows yine bir şekilde yırtacak peki Linux seven güzel insanlar ne yapacak? Biz iyiyiz, bu kez bize gülsün işte şans:)
Tak çalıştır. Bu kadar mis, bu kadar çiçek:)
Şimdi zamanında flac bahçesine emek vermenin meyvelerini yeme zamanıdır.
Nasıl dünyanın en güzel fire diyen adamı bana göre Steven Edward Duren ise aynı kesinlikte biliyorum ki müziğe çok şey borçluyum. Sadece güzel hisleri ve anları değil güzel insanları da..
Ne mutlu.