o kadar güzelsin ki..
bundan yaklaşık yüz yıl kadar önce siyah ciltli bir kitap keşfettim kütüphanede.
okuduğum ilk şiir kitabı aslında tam olarak bir şiir kitabı değildi. çok daha nefisti.
çoğunluğu parçalanmıştı şiirlerin, aralara hikayeleri eklenmişti. bazılarının tamamını çok daha sonra okudum hatta, parçalar halindeydi genellikle kitapta. daha ilk gençlik yılları bölümünde, 22. sayfada bir şiir dikkatimi çekmişti.
sabiha’ya yazılmış aşk dolu bir şiir, çoğunluk bu ilk şiiri bilmez. çok özel ve etkileyici bir tarafı da yoktur aslında.
ama vali olan babasıyla birlikte bilinmedik bir ülkeye giden sabiha’nın ardından yazılan 2. şiirin özellikle son dizesi akılda kalıcıdır.
“bence artık sen de herkes gibisin”
yüz yıl sonra sonra bir pazar günü davet üzerine kadıköy’de bir mekana gidilir, garson gelir sorarım;
-nargile var mı?
-burada nargile, tavla, okey yok!
yani diyor ki bana burası entelektüel insanların nezih mekanı, kıraathane değil.
2. şiiriyle aşkının uçuculuğunu ispat etmiş aslında şair.
sonra başka kadınlar, aşklar, ayrılıklar.
bahçesinde bana “ayar” veren garson da 1 dakikada kendi yanılgısını ortaya koydu.
n.h. kültür merkezi’nin bahçesinde nargile dumanı, zeki müren kapısı ve okey taşlarının şıkırtısı zedeliyor..
çok bilmiş yanlarımızı, kraldan çok kralcılarımızı ve çarpıtılmış kültür algımızı.
sanırım erken uyandım, biraz daha beklersem
yüzyıl sonra sevgilim,
…
güneşli olacaktır.
Size ulaşabileceğim bir mail adresi verebilir misiniz rica etsem ? İyi çalışmalar