Last updated on September 18, 2020
Evet günleri ama tabi benim gibi yoğun çalışan biri için sadece cumartesi iş çıkışı koşturarak yetişilen bir etkinlik oldu. Onur Küçük tarafından gerçekleştirilen Linux Açılış Süreci isimli sunumun son 10 dk’sına dahil olabildik. Tek kelimesini anlamadım desem yeridir, zaten odaklanamadım. Ardından bir OSSEC tanıtımı vardı. Çağrı Ersen çok iştahlı bir anlatım yaptı, bi ara server olayına mı bulaşsam acaba dedim. Neyse ki kısa sürdü:) Şöyle bir sıkıntı var elbette, bazen herkesin içerisinde şu his kaplıyor içimi. “Ben nerdeyim?!” Herkesin alanı, kimilerinin uzmanlığı. Ben bir bilgisayar mühendisinin okulda ilk sene öğrendiğinden daha azını biliyorum muhtemelen. Böyle olunca bazen kaptırıyor herkes, başlıyolar inci gibi terimleri dizmeye. Tamam bir kısmını biliyorum, bazılarını duymuşum ama gerisi? Yok elbette, niye olsun ki? Onlar da benim işim ve uzmanlığımla ilgili bir şey bilmiyorlar. Ama kimse kalkıp da Çelik Yapılar Sempozyumu‘na katılmaya çalışmıyor. O yüzden, denize kendim atlamışken yüzme bilmiyorum demek olmaz. Çırpınıyorum haliyle:)
Neyse, bir diğer sunum Koha Kütüphane Otomasyon Sistemi hakkındaydı. Samed Beyribey hazırlamıştı. Oldukça kolay kullanımlı, “son kullanıcı” dostu ara yüzüyle sevilesi görünüyor. Aslında bu programla ilgili kafamda çok güzel bir düşünce oluştu. Bunu bizim firmaya uyarlasam, müthiş kitap arşivimizi kategorize etsek. Hop bi veritabanı oluşsa mükemmel olurdu. Ama tabi amaç bu değil, daha çok üyelik sistemini optimize eden bir alt yapı tasarlanmış.
Ve son olarak heyecanla beklediğim son oturum mütevazi BSD gurusu Gökşin Akdeniz tarafından gerçekleşti. Aslında BSD her çeşidiyle ilgimi çeken bir işletim sistemi. Hep okurum, severim, ilgilenirim. Ama cesaret konusunda zayıfım. Hayır aslında sanalda denemedim değil. Daha çok farklı bir şey var. Nasıl anlatılır, sunumu yaparken Gökşin Akdeniz‘in BSD sevgisine şahit oldum. Bu bir çeşit tutku oluyor. Aynısı bende de var. Ubuntu‘yu seviyorum. Gerçekten bir kaç kişiden de duyduğum gibi, Ubuntu açınca evimdeyim. Hani bu arayüz, basitlik, ateşli yazılar, efektler falan değil. Alıştığım, bildiğim, uğraşmaktan zevk aldığım sistem bu. Yoksa başka dağıtımlar da denedim. Aynı hissi vermiyor bana. İlk göz ağrım dedikleri belki. Bilemiyorum, o yüzden BSD bir kenardan izlemeye devam edeceğim bir sistem. Şimdilik.
Son olarak yeni kernel, yeni sorunlar. Gnome 3 uçtu, system info fallback çaktı. Tekrar sürücü indir, derle. Daha denemedim ama çalışacak gibi. Sahipli sürücü kullanıyorum evet, ama benim ekran kartım biraz cins, bir tek böyle düzgün çalışıyor. Daha denemedim, bakalım.
sudo reboot
Ah demek oradaydın ve ben senin geldiğinden haberim olmadı. Neden ben geldim demedin? Ah Irmak ah… Alacağın olsun!
Aceleniz vardı meşgul etmek istemedim. Siz tam çıkarken bir arkadaş Nvidia ile sıkıntı yaşadığını anlatıyordu size. Ben de Ati’nin başıma bela olduğunu söyledim:) Güzel bir seminerdi, herkes adına teşekkür ederim.
Ah, o sendin demek. 🙂 Gelecek sefere seminer sonrası yaptığımız yemekli sohbet toplantısına seni de alalım o zaman.