Bu ara yasaklar çok konuşuluyor. İnternetteki filtreleme hevesleri ve buna verilen tepkiler her platformda dile getiriliyor. Sansürler üzerine söylemek istediklerimi çok uzun zaman önce tepedeki Sansürsüz İnternet! sayfasına eklemiştim.
Gerisi 15 Mayıs‘ta hep bir ağızdan söyleyeceklerimizdir.
Bu kadar meraklısı mıyım gerçekten özgürlüğün? Her şey sınırsız ve yasaksız olsun isteyebiliyor muyum?
İnsanlık için isterim evet ama sadece kendim için bu kadar cömertlik dilemedim hiç. Ubuntu benim için sanal dünyanın özgürlüğüne açılan ilk kapısıydı. O kapıdan daha paylaşımcı ve insani bir dünyaya adım atacağıma inandım. Elbette bu düşünceyle yürüyen insanlarla tanıştım. Ama çoğu zaman ben eksik ve yetersiz kaldım. Öfkemi dizginleyemedim. Bu düşünceyi hiç taşımayan insanlarla kapıştım. Yıktım, yıkıldım. Yolumu kaybettim, uzaklaştım. Yine de ne için geçtiysem o kapıdan onun için yürümeye devam edebilirim sadece.
Peki şimdi nerededir Ubuntu?
Ara ara hala göz attığım forumda “Ubuntu 11.04 Natty Narwhal – İpuçları, çözümler” başlıklı bir konuda rastladım üstteki resme. Resimde ne görünüyor? Ben artık başka açıdan bakıyorum belli ki. Winamp çakması Audacious ile başlıyoruz. Artık ön tanımlı dayatma Mono projesi Banshee ve Mac OS X ile benzerliği bizzat kendi kuran AWN. Ben de kullanmıştım bir aralar Cairo-Dock çileden çıkarınca. Kullanışlıdır bu programlar. Ama Mac hakimiyetinden çıkalı çok olmuştur. Bilgisayarımın Windows‘a mahkum yarısında da kullanıyorum benzerini. Aynı bir Mac Os olmuyor ama sistemim. Şimdi denilecek ki “Aman aman nelere takılıyorsun, o ibare henüz bu programı kullanmamış olanlara bir ön bilgi olsun diye eklenmiştir. ” Eee tabi bu kadarını ben de tahmin edebiliyorum. Ama bilgilendirmenin bu şekilde olmasından hoşlanmıyorum. Çünkü o zaman aklıma şöyle bir soru geliyor. Bunu programa ipucu olarak ekleyen kafa, bir panel yapalım aynı Mac OS X gibi olsun. Peki GNOME elmayı yiyince güzelleşiyor mu?
Elmalar senin olsun ben özgürlük istiyorum Ubuntu..