Forumun bakıma girmesi ve yüksek lisans sınavının tedirginliğinin hala üzerimde olması nedeniyle tamamen alakasız bir şeyler karalama hakkını kendimde görüyorum bugün.
Kabataş-Üsküdar arası okuldan aldığım “urban bug” isimli bir küçük dergicik okuyarak geçtim. Her çeşit toplu taşıma aracını hareketli okuma salonları olarak görenlerdenim. Dergideki bir yazı üzerine fark ettim ki hayatım boyunca neredeyse hiç dinlemediğim bir müzik türü var. Funk. Üstelik neredeyse her tür hakkında çok detaylı olmasa da sohbet edebilecek kadar ilgim oldu müziğe. Rock ve metal türevleriyle şekillenen bir dönemin ardından punk bir kırılma noktasıydı benim için. Özellikle ön yargılarımdan kurtulmama yaradı ve yeni bir ufuk açtı bana. Madem tavsiye edilmiş, öğrenmemek olmaz diye düşündüm ve başladım araştırmaya.
Listede Yeah Yeah Yeahs dönerken günü özetlemek istiyorum.
Üsküdar’a adımımı atar atmaz bir genç kız yaklaştı.
Genç Kız-İç ses1-İç ses2-Irmak
G.k: Üsküdar’a gitmek istiyorum. Yardım edebilir misiniz?
İ.s1: Bu noktadan sonra size nasıl yardım edilir ben de bilemiyorum.
İ.s2: Karıştırdı, belli ki yabancı dalga geçme sakın.
Irmak: Burası Üsküdar. Siz nereye gidecektiniz?
G.k: Bağlarbaşı, dolmuş varmış, ben Kuruçeşme’de inecektim. Parkta.
İ.s1: Şu caminin arkasında dolmuş var diyip geç, tam ters yöne gideceğiz biliyorsun.
İ.s2: Gördüğün gibi kız daha Üsküdar’da olduğunun farkında değil, yüzüme nasıl bakıyor hem.
I: Şurda dolmuş olacak, ben götüreyim sizi buyrun.
(Kız dolmuşa bindirilir, şoföre Kuruçeşme Parkı’nda haber vermesi tembihlenip ters istikamete doğru yürünür.)
Annemin yurtdışı seyahatinde taşınacak paraları boyna asılan ufak bir cüzdana koyma fikri üzerine mini çakal olan ben cüzdanı asker malzemeleri satan bir dükkandan alabileceğimi söyledim.
Üsküdar’da bir iş merkezinde askeri malzemeler satılan bir dükkan buldum. Girdim. Tarif ettim istediğim şeyi. Güler yüzlü bir adam, muhtemelen siftah olacak aldığım üç kuruşluk cüzdan.
Satıcı-İç ses1-İç ses2-Irmak
S: Nereye gitti?
İ.s1: Ha yok biz turla Mısır’a gideceğiz de para bol işte biliyorsun, birazını da boynumuza asalım dedik ondan yani.
İ.s2: Saçmalama, öyle söylenir mi.
I: Diyarbakır.
İ.s1: Harika, şimdi bölük birlik sorarsa ne diyeceksin acaba.
İ.s2: Mekanize Tugay
İ.s1: Mekanize Tugay’ın ne olduğunu biliyor musun?
İ.s2: Hayır, hiç bir fikrim yok. Ama karizmatik bir ismi var.
S: Yeni mi gitti?
İ.s1: Yeni evet.
İ.s2: Bir kaç ayı kaldı.
I: Aaa evet yeni gitti, ne kadardı borcum? Teşekkürler.
S: Para üstünü unuttunuz bir saniye, öbür tarafta bir de sizle uğraşmayalım:)
İ.s1: Öbür taraf?
İ.s2: Bu iyi olmadı.
I: Teşekkürler.
Ve ben tam penaltılara kaldık yine diye düşünüp evin yolunu tutmuşken bir yaşlı adam yanaştı yanıma, koca bir çeşme vardır iskelenin karşısında tam orada.
Yaşlı amca-İç ses1-İç ses2-Irmak
Y.a: Hanım kızım bir yardım edebilir misin, Üsküdar’a gidecektim ben.
İ.s1: Yine? Hem de aynı cümleyle?
İ.s2: Yaşlı adam yazıktır yardım et bakma öyle suratına.
I: Burası Üsküdar amca. Sen nereye gidecektin?
Y.a: Karşıya, Eminönü otobüs, dolmuş yok mu nereden bineceğim?
I: Vapur var amca gel götüreyim seni.
Y.a: Sen de mi karşıya geçeceksin kızım? Beraber mi gideceğiz?
İ.s1: Bu bakışı tanırım ben, parası yok vapur için. Para ver adama.
İ.s2: Öyle direkt verilmez ayıptır, utandırırsın.
I: Yok ben o taraftan geldim zaten eve dönüyorum.
Y.a: Yaa…
İ.s1: Demiştim.
İ.s2: Yazık..
I: Gel şöyle amca, geç şurdan, heh tamam. Para? Ha yok akbil bastım ben. Hadi sağlıcakla:)
-fin-