Tatili avantaja çevirme çabasıyla günü Ubuntu‘yla devam ettirdim. Önceki yazıda bahsettiğim gibi Unity pek civcivli olmuş. Ama hala beni yakalayıp duvara çarpmayı başaramadı. Ben masaüstü küpünü bir görsel heyecandan çok ekranlara sığdıramadığım uygulamaları düzenlemek için kullanıyordum. Bu çıktı belki GNOME 3 ile alışkanlıklarımdan. Ama ekranın sol üst köşesine uçuşum geldi, uygulamalara pıtır pıtır ulaşmalarım geldi ki sırf bu nedenden GNOMEDo bana evrenin yarısını vermiş gibiydi bi ara. Sonra MONO dediler, hem üzüldüm, hem sildim.. Yerine beni yavaşlatmayan güzellikler geldi ama. Çok aktif bi kullanıcı olduğumdan falan değil elbette ama nasılsa tüm uygulamaları enteresan bir hızda hata raporlarıyla donatmayı başarıyorum.
Her neyse, eve döndüm ve ufak tefek süsledim evimi bayram öncesi:)
Simgeler çok hoşuma gitti öncelikle
gksu nautilus
ile root değişikliklerine izin var tabi..
usr/share/themes
usr/share/icons
Hem bi shell teması buldum, hem simgeleri değiştirdim. Hem pencere kenarlıklarını yonttum.
Tam istediğim şekle girdi.
Sonra?
İşte bu hafta okuduğum bir kitap beni müzikleriyle de mutlu etti.
Umarım 1 kişiyi daha mutlu edebilir. Buradan buyrun..